Türkiye ekonomisi sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Bana göre bunun en ağır faturasını çeken halkın her konuda tahammüllü
davrandığını ancak bir Suriyeli sığınmacı konusunda dolu olduğunu her an patlamaya hazır bomba gibi olduğunu iki gün önce Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde yaşanan cinsel istismar olayı nedeniyle oluşan gerginlikte gördük.
Daha üç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğanın bizzat kendi açıkladığı gibi 46 milyar dolarlık bir bütçenin sığınmacılara kullanıldığını ve bunun altından artık kalkınamayacağını hemen hemen hepiniz hatırlarsınız.
Şubat ayında 10 il ve yüzlerce İlçeyi yıkan Tarihin en büyük depreminin maliyetinin yaklaşık 100 milyar dolar olduğunu varsayarsak, sığınmacılara harcanan paranın büyüklüğü daha çok göze batar.
Yani bu depremin vurduğu kentleri ayağa kaldırabilecek bütçenin 3 yıl önceki istatistiklerle yüzde 50’sini karşılayacak bir bütçe gerçeğini görmüş oluruz.
Böyle büyük bir bütçeye rağmen işin ekonomik kısmından bağımsız sığınmacıların meydana getirdiği ve bulunduğu olaylarda halkın daha çabuk tepki göstermesi halkın bir kısmının artık tahammülünü kaybettiğinin en önemli sebeplerinden biridir.
Bana göre yaklaşık 7 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde Ekonomik sıkıntıların bile yıpratamadığı iktidarın en büyük Krizi mülteci meselesi gibi görünüyor.
Halkın bu süreçte iktidarın tavrına göre belirleyici bir değişime gideceğini birebir gözlemliyorum.
Bana göre tencerenin deviremediği bir iktidarın yapılacak seçimde zaten elinde bir önceki seçimde tutamağı metropol illerin el değiştirmesinin önündeki en büyük sınavın Suriyeli sığınmacı meselesi olacak gibi.
İktidar her ne kadar geri dönüşleri için sınırda yapılan konutları işaret etse de halkın bu süreçte daha somut adımları görmeden ikna olamayacağını düşünüyorum.