Yerel seçimlerin Türkiye’de en çok merak edilen şehriydi Şanlıurfa.

Bir taraftan halkın iradesini hiçe Sayan bir aday belirleme sürecinden geçmiş, halka rağmen belirlenmiş bir iktidar adayı; diğer yandan 9 ay önce 28 bin oy almış şansı yok denecek kadar denilen bir partinin adayı.

Türkiye kamuoyu günlerce Ak partinin Güneydoğudaki kalesi olan Şanlıurfa seçimlerini konuştu.

Yok efendim kazanamayacak ama tek amacı kaybettirmek olduğunu iddia ettiği Yeniden Refah partisinin adayını, medya trolleriyle, ulusal gazetecilerle yıldırma politikası.

Gözden kaçan yada gerçekliğe arkasını dönen tüm imkanlarını kullanarak, çamur atma politikasının ötesine geçmeyen bir seçim propagandası yürütülen bir Büyükşehir seçiminden çok daha fazlasıydı Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi.

Diğer taraftan kulağını bu kirli çamur atma politikasına tıkayıp halkın arasında gerçeği daha net gören, siyaset üstü bir ismin, Mehmet Kasım Gülpınar’ın mücadelesiydi Urfa seçimleri.

Seçimler bitti…

Halkın iradesi üstün geldi ve Halka sırtını dönmeyen adayın kazandığı bir seçim oldu.

Sonrasında bilanço açıklandığında ise adeta bir enkazı devralmış, ama bu bahanelere sığınmayan bir liderin mücadelesi başlamıştı.

Kendisinin dediği gibi nezaket ziyaretine gelen bürokratların bile borcunu istemeye geldiği bir durumdaydı Büyükşehir belediyesi.

Belediyeye ait tüm Elektrik borçlarını (430 milyon) kapatarak başladı çalışmalarına.

Trafik sorunu bu şehrin en büyük problemiydi, onunla başladı. 

Nerede trafiği aksatan bir kavşak varsa onunla ilgili genişletme çalışmalarına başladı.

Öyle liyakatli bir kadro kurdu ki, nezaket ziyaretlerine gelen yabancı misafirlerini kendi dillerinde kapıda karşılayacak kadar işinin ehli bir kadro.

Şehirde oturmuş müthiş derecede bir disiplin ortamı oluşturdu. Kamu mallarının sadece halka hizmet ettiği bir sistemi kurmanın gayreti içerisinde.

Kimse bu yaptıklarını konuşmadan, 

Vay! Efendim yeniden Ak partiye dönecek, yok efendim bizi sattı muhabbetlerine başladı onun deyimiyle paralı palyaçolar.

Başkan sessizliğini koruyor.

Ama sessizliğinin arkasında başkanın şu özelliğini göremeyen Urfalı kardeşlerime şu iki satırı yazayım.

Merak etmeyin.

Başkan eğer halka rağmen siyaset yapan biri olsaydı. Lüks yaşamından, rahatından vazgeçip Halkın sesini dinlemez. Şu an herkesin hayal ettiği o makamlardan birinde otururdu.

Yine diyorum rahat olun onu burda isteyen Halkı Başkanı nerde görmek istiyorsa, Başkan orada olacak. RAHAT OLUN.