Diyor demesine de insanın elinden de bir iş gelmiyor.
Sadece içinde bir burukluk, öylece kalakalıyor!
Ne kadar da uzak diyarlarda yaşamaya alışsan da aklında hep bir vatan var oluyor.
Şimdilerde daha iyi anlıyorum vatanın değerini.
Keşke hep vatanımda kalabilseydim, diyorum.
Gurbette insan özünü bulamıyor, kendini gerçekleştiremiyor; bir şeyler, bir yerlerde hep eksik kalıyor…
Hiçbir zaman sen, kendin olamıyorsun…
Kendini yaşadığın yere ait hissedemiyorsun...
Zaman içinde “ben buraya ait değilim!’” diyorsun.
Yaş aldıkça insan vatan arayışına düşüyor.
Hani, “toprak çeker insanı!” derler ya! Aynen öyle oluyor işin doğrusu…
Gurbet, hasret türküleri boşa değil…
Çocuklar, gençler için vatanın bir anlamı yok.
Bir zamanlar benim içinde yoktu.
Vatan olsa da olur olmasa da olur, diyordum.
Hatta, gurbette olmayı yeğliyordum.
Doğduğun topraklar, seni sen yapan değerlerdir.
Kimliğindir, kişiliğindir vatan!
Hüzünlerin, coşkuların…
Ruhun, vicdanın…
Özün, sözün…
Her şeyindir vatan…
Mesele kök meselesi…
Değerlerin, inançların, yaşam biçimin…
Seni, sen yapan değerler!
Ait olma duygusu…
Hani, bülbülü altın kafese koymuşlar, ile de vatanım, demiş. Bülbülü serbest bırakmışlar, bülbül gitmiş bir taşlığa konmuş, hikayesi vardır ya, bilirsiniz.
Kişi, kendi özünü doğduğu vatan topraklarında bulur.
Gurbet olmasa!
Hasret olmasa!
Doğanın kanunu gereği, gurbet olmadan olmuyor…
İnsanın, doğduğu değil doyduğu yer vatanı oluyor.
Bayramlar, tatiller az da olsa vatan özlemini gideriyor.
Doyumluk değil, görümlük…
Daha da artıyor, vatan hasreti…
Ne kadar doyumluk değil de görümlük olsa da insanlar yine de yollara düşüyor, doğduğu toprakları kısa süreliğine de olsa görebilme pahasına onlarca, yüzlerce, binlerce kilometreyi aşıp vatanına gidiyor, sevdiklerini, özlediklerini dünya gözü ile görüp hasret gideriyor, geçmişini yad ediyor.
Bitmiyor hasret…
Bitmiyor özlem…
İnsan İlle de vatan diyor!
Vatan hasreti hiç bitmez, kişinin bir yerlerinde hep var olur. Ne zaman hayat biter, vatan hasreti de biter.
İlle de vatan!