TDK da böyle söylüyor. Anlayacağınız kelimenin kökü bile sıkıntılı!
Bozmak, birbirinden ayırmak, diyor…
Tıbbi, fenni, coğrafi bir anlamda kullanılsa sorun yok tabi ki de!
Toplumsal anlamda kullanıldığında sorun var…
Kulağa hiç hoş gelmiyor…
21. yüzyılın Türkiye’sinde ırklar, diller, mezhepler, memleketler neden gündeme gelir?
İnsanlar neden doğuştan getirdiği özelliklerinden dolayı ayrıştırılır?
Bir cevabı olan varsa bir adım öne çıksın…
Ne deriz; Âdem ve Havva’dan geldik, kökümüz, neslimiz bir…
Dinen değil de bilimsel düşündüğünde de insanın var oluşu yine bir ve tek…
Aklım bir türlü almıyor; insanların inancından, ırkından, dilinden dolayı ayrışmasını…
Aynı, tek olmak mümkün değil…
Aynılaşmak insanın doğasına aykırıdır…
Her toplum özgündür, özeldir…
Toplumlar, kendine has yaşarlar…
Farklıklar en büyük zenginliktir.
Hangi ülke bir ırk, bir din ve de bir dilden oluşmuştur?
Kimse annesini, babasını, ırkını, dilini, dinini, doğacağı yeri seçemez…
Bu kadar net!
Doğuştan getirilen özellikler, kişiden bağımsızdır…
Birine, “Neden tenin siyah?” diyebilir misiniz?
Ya da beyaz…
Ne bileyim neden Arap’sın?
Neden Yahudi’sin?
Hiç hoş şeyler değil bunlar…
Irk, din, dil üzerinden toplum sürekli ayrıştırılıyor…
Var olan birlik, beraberlik bozulmak isteniyor.
Kime ne faydası var?
En güzel şey birlikte yaşamak, bir olmak, diri olmaktır.
Ne kadar farklılık, o kadar zenginlik...
Medeniyetler şehri Hatay!
Hatay’da farklı kültürler bir arada kardeşçe yaşıyor…
Hem de bin yılardır…
Ülkemiz bir mozaikler ülkesi…
Her il aslında bir Hatay!
Boşuna denmiyor, yetmiş iki millet diye…
Bir arada yaşamayı çoktan öğrenmiş bir ülkeyiz…
Biriz, birlikteyiz…
Hem de yüzyıllardır…
Ayrışanların hal ve vaziyetleri ortada…
Ne Irak ne Suriye, Libya, Ukrayna, Yugoslavya, Avusturya, Ürdün, Mısır ne de Afganistan kaldı…
Ders değil mi bize…
Ayrışmak niye!